Sırtında eviyle her gün istediği yerde uyanıyor

Yasemin Güngör önce eşinden sonra işinden, ailesinden ve en son İstanbul’dan ayrıldı… Seyahat etmeyi yaşam tarzı haline getiren Güngör, karavanda yaşıyor. Türkiye’yi gezen genç kadın her gün istediği yerde uyanıyor.

Yasemin Güngör, yaşam rotasını aniden değiştirenlerden.

“Sabah kalk, kahvaltını yap, işe git, akşam eve dön, yemek yap” rutinlerinden vazgeçmiş, çoğu insanın karar dahi almaya çekineceği durumlarda, güneşi takip eden özgürlüğü seçmiş bir Türk kadını.

Umutlarıyla, korkularıyla çıktığı yeni yaşamında şimdi çok mutlu, özgürlüğün tadını dört teker üzerinde, yürüyen eviyle, hoşuna giden manzarada mola vererek, doğanın eşsiz güzelliği eşliğinde çıkarıyor.

Yasemin hanım, öncelikle neden karavan? Yani küçük bir yatla denizleri aşarak ya da uçakla rotalar belirleyerek de dünya turları yapabilirdiniz…

Tamamen tesadüf oldu aslında.

Benim hayalim yollarda olmak, dünyayı keşfetmekti. İlk 2 sene arabam ve kamp malzemelerim ile gezdim.

Seyahatlerimden birinde karavanını satan biriyle tanıştım ve satın alıp denemeye karar verdim. Çok keyif alınca da karavan ile yolculuğum başladı. 4 senedir karavanda yaşıyorum. Ama seyahatlerim hep karavanla olmuyor. Misal gecen sene 7 ay Güney Amerika’daydım, sırt çantamla çıktım yola. Birkaç sene önce bisikletle Kocaeli’den Artvin’e gittim vs. Yani bir gün tekne olur, bir gün kano olur, başka bir gün bambaşka bir araç olur. Mühim olan yolda olmak. Karavan da bu araçlardan sadece bir tanesi. En büyük farkı, karavanın aynı zamanda yuvam olması.

Bu yola çıkmadan önce karavan kullanabiliyor muydunuz?

Hayır ama ayağım pedala basmaya yettiğinden beri araba kullanıyorum. Babam biz çocukken bizi hep dağlara bayırlara çıkarıp araba kullandırttı.

Çok şanslıydım, her aracı çok rahat kullanabileceğimi düşünüyorum.

DÖNÜŞÜMÜM 2 YIL SÜRDÜ

Dönüm noktanız ne oldu? İşinizi bırakmak, eşinizden ayrılmak, bambaşka bir hayata başlamak zor olmadı mı?

Hayatımda aldığım hiçbir karar beni bu kadar zorlamadı. En zoru eşimden ayrılmaktı. İşten ayrılmayı bir süredir düşünüyordum ama cesaret edemiyordum. Eşimden ayrılınca işten ayrılmak bir anda dünyanın en önemsiz mevzusuna dönüştü.
İstanbul’dan ayrılmak ise hepsinden kolay oldu. Kararsızlığım, huzursuzluğum ve depresyonum neredeyse 2 sene sürdü. Hayatımın en kötü, en dibi gördüğüm dönemiydi. 2 senenin çıkısında ben artık bambaşka bir ben’dim ve yeni ben’in hayalleri de bambaşkaydı. Artık içimdeki o yıllarca bastırmış olduğum ses, avazı çıktığı kadar bağırıyordu ve mesajı çok netti. Her şeyden vazgeçip kendime yepyeni bir hayat kurma kararını da böylece alabildim.

İyi ki de aldım. Binlerce şükür.

Yollarda hangileriyle daha çok karşılaştınız? Korkularınızla mı yoksa umduklarınızla mı?

Umduklarımın çok daha ötesiyle karşılaştım. Korktuğum anlar oldu elbette ama yaşadığım muhteşemliklerin yanında lafını etmeye bile değmez.

Karavanda yaşamanın güzellikleri ve zorluklarından bahseder misiniz?

Öncelikle herkese göre kesinlikle değil. Beni sosyal medyadan takip edenler “hep her şey çok güzelmiş gibi anlatıyorsun” diyorlar. Çünkü öyle. Her şey fazlasıyla güzel ve huzur verici. Pek çok insan, benim yaşadığım bazı olayları olumsuzluk ya da büyük bir sorun olarak görüp bu sevdadan vazgeçebilir. Ben genelde bu hallerimle çok eğleniyorum.

Yolda olmak, yolda yaşamak çok farklı bir tecrübe; her an her şeyin olabileceğini bilme ve teslim olma hali. Bu hali deneyimlemeyenlerin karavandaki özgürlükleri de kısıtlı olacaktır. Konforsuzluğundan yılabilirler misal. Sorunuza dönecek olursam, en büyük güzelliği evimin hareketli olması ve canım nerede isterse orada gözümü açabilmem. Seyahatlerin oldukça konforlu geçmesi; yorulduğunda çekip kenara uyuyabilmenden tut, acıktığında mutfağının hemen yanı başında olması gibi..

Bütçesel olarak pansiyon, otel tatillerine kıyasla çok daha uygun olması.

Zorlukları ise; Suyunu sürekli dışarıdan temin etmen, depoların dolunca boşaltmak gerekmesi, şöyle uzun uzun sıcak bir duş alamaman..

ÖNCE 2 HAFTA DENEYİN

Karavanla seyahatlerde yer bulma sıkıntıları var sanırım…

Yer bulma sıkıntısı her sene daha da artıyor, özellikle sezonda. Sezon dışı rahatım henüz yerinde ama bu da bir süre sonra sıkıntıya girebilir.

Boşaltım için alanlar yok. Pis su ve WC için akaryakıt istasyonlarında yer yapılmasını arzu ediyorum ama bildiğim bir proje yok bu konuda.

Çoğu insan emekli olduğunda böyle bir hayatın hayalini kuruyor. Siz tecrübelerinizle onlara neler tavsiye edersiniz?

Denemeden hiçbir şeyi bilemeyiz. Ama öte yandan bazen başkalarının yaptıkları gözümüze o kadar güzel gözükür ki, biz de aynı duyguları yaşayacağımızı sanırız. O yüzden hayal bir karavansa, önce min. 2 hafta kiralayarak tecrübe etmelerini öneririm.

YOLDA OLMANIN KEYFİ BAŞKA

– Yolda biriktirdiğiniz başta arkadaş sonra da dost olduklarınız var mı?

ÇOK var. Yollarda o kadar çok insanla tanıştım, arkadaş oldum ki. Arkadaş olduklarım ya da kısa süreliğine yollarımızın kesişip bir daha görüşmediklerim… Hayatıma dokunan her bir canlı, yolda olmanın en büyük keyfi. Hepsinin hikayesi, hissettirdikleri ayrı.

ASIL TEHLİKE İNSANDA

– Yerleşik ev yaşamı mı pahalı, yoksa karavanla yaşam mı?

YERLEŞİK yaşam. Karavanda kira, su, elektrik bedava. Sadece yeme içme maliyetiniz var ki bu evde yediğimizden daha az oluyor.En azından benim için öyle. Karavanın tek ekstrası yakıt. O da dediğim gibi mecburi bir gider değil. Daha kısa mesafelerde de yol yapılıp bütçe dengelenebilir.

– Karavanda tek başınıza ıssız yerlerde kaldığınız oluyor. Güvenlik tedbirleriniz neler? Şu ana kadar bir tehlike yaşadınız mı?

ÇOK şükür hiç yaşamadım. Genelde insanın olmadığı ya da az olduğu yerleri seçiyorum. Kalan insanlar varsa bir süre profillerine bakıp, gözlem yapıyorum. En güvensiz hissettiğim yerler şehir içleri oluyor. Zaman zaman kalmam gerekebiliyor. Tehlike insanın bol olduğu yerlerde oluyor, doğada değil.

KIYAFETE VE LÜKSE İHTİYAÇ DUYMUYORUM

Göçebe hayatı yaşamak, için paranız yetiyor mu?

İŞTEN ayrılana kadarki süreçte hep gelecek kaygım vardı. Yola çıktıktan sonra, olmadığım kadar zengin hissetmeye başladım. Kendime güvenim öyle artmıştı ki, ihtiyacım olduğunda her şekilde paramı kazanabilecek bir yolu bulacağımı biliyordum artık. Fark ettiğim önemli şey, çalıştığım zamana kıyasla çok daha azını harcıyordum. Hiçbir lüzumsuz kıyafete, lükse ihtiyaç duymuyordum.

Eski hayatımda “olmazsa olmaz” diye tanımlayıp, bunları temin edebilmek için saatlerimi çalışarak feda ettiğimi fark edince, o zamanlar nasıl bir kısır döngünün içine hapsolmuş olduğumu fark ettim.

Çalışmıyor musunuz?

ŞU anda biraz birikimim ve kira gelirim var. Bunlar yetmiyor dünyayı gezebilmem için. O yüzden de YouTube’a girdim 2 sene önce. Bir miktar oradan gelirim var. Ve dönemsel işlerde çalışarak da ek gelir yaratıyorum kendime. Geçen sene yazın seyahat acentasında çalıştım. Bu yaz da yine çalışmayı planlıyorum. Artı, turlar düzenlemeye başladım. Senede 3-4 tur düzenleyerek çok keyif aldığım doğa yürüyüşlerime, takipçilerimi de davet ediyorum. Bunların yanı sıra örneğin geçen sene Güney Amerika’dayken, 1 ay bir hostelde konaklama ve yemek karşılığı gönüllü çalıştım.

Bütçemi dengelemek için bu tarz işler de yapıyorum.

patronlardunyasi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir